Jeopolitik fırtınanın ortasında Türkiye’nin enerji arz güvenliği

Küresel enerji koridorları tehdit altında. Rus füzelerinin Ukrayna enerji altyapısını vurduğu, İran-İsrail çatışmasının Hürmüz Boğazı’nı gerdiği bir dünyada enerji güvenliği, ulusal egemenliğin temel şartı haline geldi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2024 Küresel Enerji Raporu‘nun vurguladığı gibi:

“Enerji sistemlerinin çeşitlendirilmesi ve yerli kaynaklara yönelmesi, insanlık tarihinde hiç bu kadar hayati olmamıştı.”

Avrupa’nın travması: Rus gazı kesilince ne oldu?

Avrupa kıtası, Rus doğalgazına aşırı bağımlılığın bedelini ağır ödedi. Savaşın patlak vermesi ve Rus gazının kesilmesiyle derin bir enerji krizine sürüklenen Avrupa ülkeleri, sanayi tesislerini kısmak, acil enerji tasarruf önlemleri almak ve hatta elektrik kesintileriyle mücadele etmek zorunda kaldılar.

BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu’na göre, Avrupa’nın Rusya’dan doğalgaz ithalatı son iki yılda %70’ten fazla düştü. Bu şok, kıtanın enerji stratejisini kökten değiştirdi. Yenilenebilir enerji yatırımları hız kazanırken, dikkat çekici bir diğer gelişme de, nükleer enerjiye verilen yeni destek ve bazı ülkelerin kömür santrallerinin ömrünü uzatma veya yedek kapasite olarak hazır tutma kararları oldu.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verileri, 2022-2023 döneminde Avrupa’da kömür tüketiminde geçici de olsa bir artış yaşandığını ortaya koyuyor. Bu, enerji arz güvenliği tehdit altındayken, tüm seçeneklerin masada olduğunun önemli bir göstergesi.

  • 2022 kışında, Rusya’nın doğalgazı kesmesiyle Avrupa, sanayi üretiminde çöküş, zorunlu elektrik kesintileri ve %40’a varan enerji fiyat artışları yaşadı.
  • BP 2023 Raporu: Avrupa’nın Rus gazı ithalatı 2 yılda %70’e yakın düştü.
  • Çaresiz dönüşüm: Kömür santralleri acilen devreye alındı (IEA: 2022’de kömür tüketimi %7 arttı), nükleer santral ömürleri uzatıldı, LNG terminalleri inşa edildi.

Türkiye’nin hassas denge noktası: İthalat bağımlılığı ve yerli potansiyel

Türkiye’nin enerji güvenliği tablosu da benzer risklerle karşı karşıya. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verileri ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) istatistikleri, ülkemizin doğalgazda yüzde 99’ın, petrol ürünlerinde ise yüzde 90’ın üzerinde dışa bağımlı olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Son beş yıllık döneme bakıldığında (2019-2023), Rusya ve İran’dan alınan doğalgaz ve petrolün toplam ithalattaki payı kritik seviyelerde seyrediyor:

  • Doğalgaz: Rusya’dan yıllık ortalama 15-20 Milyar m³ (Toplam ithalatın ~%45-55’i), İran’dan yıllık ortalama 7-10 Milyar m³ (Toplam ithalatın ~%15-20’si).
  • Ham Petrol: Rusya’dan yıllık ortalama 15-25 Milyon Ton (Toplam ithalatın ~%30-40’ı), İran’dan yıllık ortalama 2-5 Milyon Ton (Toplam ithalatın ~%5-10’u).

Bu rakamlar, Rusya-Ukrayna savaşı veya İran üzerindeki yaptırımlar gibi jeopolitik kırılmaların ya da İsrail’in İran’ın alt yapısını ve enerji kaynaklarını, henüz inşa halindeki nükleer tesislerini hedef alan saldırılarının, Türkiye’nin enerji arz zincirini doğrudan ve ciddi şekilde tehdit edebileceğini ortaya koyuyor. ABD’nin Rus enerjisine yönelik yaptırımları ve Çin’in artan enerji talebi de küresel piyasalardaki belirsizliği ve fiyat oynaklığını artırıcı bir rol oynuyor.

 

Türkiye’nin risk haritası: İthalat kıskacında

Verilerle kritik bağımlılık

Enerji Kaynağı

Rusya Payı

İran Payı

Top. Dışa Bağımlılık (%)

Doğalgaz

%35-40

%15-20

~99

Ham Petrol

%50

%5-10

~92

İthal Kömür

%65

~85

(Kaynak: EPDK 2019-2023 Raporları, TÜİK)

Jeopolitik Kırılganlık:

  • Rusya-Ukrayna Savaşı → Gaz akışında baskı riski
  • İran yaptırımları → Petrol/gaz arzında kesinti tehdidi
  • Kızıldeniz’deki gerilim → LNG sevkiyat güvenliği.

 

Peki tüm bu veriler ışığında Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlamak için yönü ne olmalı? Enerji tedarik sorununa karşı çözüm yolları nelerdir? Gelin kısaca çözüm yollarına da değinelim.

Çözüm 1: Yerli kömürü stratejik silaha dönüştürmek

MTA (2024) verilerine göre: 20 milyar ton linyit kaynağının büyük kısmı atıl durumda. Bu kaynak:

  1. Gazlaştırma (CtG): Kömür → Sentetik Doğalgaz (SNG) → Mevcut şebekeye entegrasyon.
  2. Sıvılaştırma (CtL): Yüksek kalorili kömür → Dizel, jet yakıtı üretimi.
  • TKİ 2023 Sektör Raporu: “CtL/CtG yatırımları, petrol/doğalgaz ithalatını %30 azaltabilir, 50.000+ istihdam yaratır.”

Çözüm 2: Nükleer enerji: Pahalı ama vazgeçilmez

Türkiye’nin nükleer yol haritası

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verileri ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) raporları ışığında mevcut durum:

Santral

Kapasite

Teknoloji

İlerleme

Tahmini Tamamlanma

Üreteceği Yıllık Elektrik

Akkuyu NGS (Mersin)

4 x 1,200 MW = 4,800 MW

Rus VVER-1200

1. Ünite: 2023’te şebekeye bağlandı.
2. Ünite: 2024’te kritiklik testleri.
3-4. Ünite: İnşaat yoğun şekilde sürüyor.

2026 sonu (4 ünite)

~35 milyar kWh (Türkiye elektrik tüketiminin ~%10’u)

Sinop NGS

4 x 1,100 MW = 4,400 MW

ATMEA1 (Fransa-Japonya)

Proje müzakereleri askıda.
Jeopolitik gerilimler ve finansman zorlukları nedeniyle belirsizlik var.

Belirsiz (En erken 2035)

~32 milyar kWh/yıl

İğneada NGS (Kırklareli)

Planlama Aşamasında

Enerji Bakanlığı tarafından potansiyel saha olarak değerlendiriliyor.

Proje henüz başlamadı.

 

Nükleerin Avantajları:

  • 7/24 kesintisiz baz yük → Elektrik kesintilerine son.
  • Fiyat istikrarı: Yakıt maliyeti toplam üretimin %10’u (Doğalgazda %70).
  • IAEA 2023 Analizi: “1 reaktör, 1.5-2 milyar m³ gaz ithalatını önler.”

Neden Pahalı da Olsa Nükleer?

  • Kesintisiz Baz Yük: Rüzgâr ve güneş gibi kesintili kaynakların aksine, nükleer santraller yılın 365 günü, günde 24 saat elektrik üretebilir. Bu özellik, Rus gazı kesilen Avrupa’nın yaşadığı türden elektrik kesintilerine karşı en etkili kalkandır.
  • Stratejik Yatırım: Ülkemizin mevcut durumunda nükleer enerji diğer enerji kaynaklarına göre oldukça pahalıdır. Ancak kritik teknoloji olması nedeniyle bir an önce gerçekleştirilmesi gereken elzem bir stratejik yatırımdır.
  • Dışa Bağımlılığı Azaltma: Tek bir nükleer reaktör, yılda 1.5-2 milyar m³ doğalgaz ithalatını gereksiz kılarak döviz tasarrufu sağlar (IAEA, 2023). (Tabi nükleer yakıtın da yerli olması ve ithal edilmemesi şartıyla).
  • Fiyat İstikrarı: Yakıt maliyeti toplam üretim bedelinin sadece %10-15’ini oluşturur. Bu sayede, doğalgaz ve kömürdeki küresel fiyat dalgalanmalarından etkilenmez.

Çözüm 3: Yenilenebilirde depolama devrimi

  • Hidrojen depolama + batarya teknolojileri: Güneş/rüzgârın kesintisizleşmesi.
  • IEA Projeksiyonu: 2030’da depolama maliyetlerinin %40 düşmesi bekleniyor. Bu da fosil yakıtların geleneksel yöntemlerle kullanımının sürdürülebilir olmadığını, muhakkak gazlaştırma/sıvılaştırma ve HELE teknolojileri gibi yeni sistemlerle kullanımını zorunlu hale getiriyor.

 

Sonuç: Üçlü sütunla güvenliği inşa etmek

Stratejik Adım

Kısa Vadeli Hedef

Uzun Vadeli Kazanım

Yerli Kömür Dönüşümü

CtL/CtG pilot tesisler

Petrol/doğalgazda %30 bağımsızlık

Nükleer Santraller

Akkuyu’nun 2026’da tam kapasite

Baz yük güvencesi + gaz tasarrufu

Yenilenebilir + Depo

Şebeke ölçekli batarya yatırımları

Kesintisiz temiz enerji

 

T.C. Enerji Bakanlığı 2035 Vizyonu şu gerçeği net ilan ediyor:

“Enerjide dışa bağımlılık, milli güvenlik açığıdır. Akkuyu NGS ve kömür dönüşüm teknolojileri, bu açığı kapatmanın stratejik yatırımlarıdır.”

Jeopolitik gerilimler tırmanırken, Türkiye’nin kömürü teknolojiyle buluşturması, nükleerde kararlılığı ve yenilenebilirde depolama atılımı, enerji arz güvenliğimizin üçlü kalkanı olacaktır.

Çeşitlendirme ve yerlileşme şart

Jeopolitik gerilimlerin kolay kolay dinmeyeceği bir dünyada, enerji arz güvenliği her ülke için hayati bir önceliktir. Avrupa’nın yaşadığı kriz, bağımlılığın bedelini açıkça gösterdi. Türkiye, sahip olduğu büyük yerli kömür kaynaklarını, sadece elektrik üretimi için değil, sıvı ve gaz yakıt üretiminde de kullanarak bu bağımlılığı azaltma ve güvenliğini sağlama potansiyeline sahip.

Yenilenebilir enerji ve nükleer enerji yatırımları sürerken, kömür gazlaştırma ve sıvılaştırma gibi ileri dönüşüm teknolojilerine yapılacak stratejik yatırımlar, enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak, teknolojik gelişimi hızlandıracak ve ekonomimize güçlü bir katkı sunacaktır.

Enerji güvenliği, artık sadece bir “enerji politikası” değil, “milli güvenlik politikasıdır.” Bu bilinçle hareket etmek ve kaynakları geleceğin teknolojileriyle buluşturmak, bugünün en acil zorunluluğudur.

Son söz: Geleceğe yatırım kaçınılmaz

Nükleer santrallerin yüksek maliyeti ve uzun inşaat süreleri bir gerçek. Ancak Enerji Bakanlığı’nın 2023-2035 Strateji Belgesi’nde de vurgulandığı gibi, “Enerji bağımsızlığı, kısa vadeli maliyetlerle değil, uzun vadeli stratejik yatırımlarla kazanılır.”

Akkuyu NGS’nin ilk ünitesinin devreye alınması, bu yolculukta tarihi bir dönüm noktası olacak. Sinop ve İğneada projelerinin de enerji diplomasisi ve finansman modelleriyle hızlandırılması, Türkiye’nin jeopolitik fırtınalara karşı enerji kalkanını güçlendirecektir.

Kaynakça:

  • IEA 2024 Küresel Enerji Raporu
  • T.C. Enerji Bakanlığı 2023-2035 Strateji Belgesi
  • EPDK 2019-2023 Enerji Piyasası Raporları
  • TKİ Linyit Sektör Raporu (2024)
  • IAEA, Country Nuclear Power Profiles: Türkiye (2023)
  • BP Statistical Review of World Energy 2023.

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir