Değerli Enerji Günlüğü okuyucuları, geçmişteki yazılarımızda zaman zaman değindiğimiz bir konuda, Türkiye’nin enerji arz güvenliği konusunda birkaç söz söyleme ihtiyacı duydum.
İşte bugün, öyle bir yazı ile karşınızdayım.
Lütfen sadece okumakla kalmayın, ses verin, bizden farklı düşünceleriniz varsa lütfen paylaşın, karşılıklı öğrenecek çok şeyimiz olduğundan eminim…
Her neyse, başlayalım…
Türkiye’nin enerji üretimindeki en büyük çıkmazlardan biri, dışa bağımlılığın hâlâ çok yüksek olması. Özellikle elektrik üretiminde büyük paya sahip olan ithal kömür santralleri, aslında görünenden çok daha karmaşık ve kırılgan bir risk zincirini beraberinde getiriyor. Çünkü kömür nereden gelirse, risk de tam oradan geliyor.
JEOPOLİTİK SARSINTILAR
Yıllarca Türkiye’nin en büyük kömür tedarikçisi Rusya oldu. Fakat Ukrayna savaşı sonrası dengeler değişti; Rus kömürüne uygulanan yaptırımlar, Türkiye’nin de ithalatta yeni adresler aramasına yol açtı. Kolombiya ve Güney Afrika gibi daha uzak coğrafyalar devreye girince, bu kez de taşımacılık maliyetleri, liman sıkışıklıkları, gemi kiralama bedelleri ve Afrika’daki siyasi belirsizlikler gibi yeni riskler ortaya çıktı.
EKONOMİK KIRILGANLIK
İthal kömür ödemeleri dolar üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla dövizdeki en ufak bir dalgalanma bile elektrik faturalarına zam olarak dönüyor. Üstelik sadece kömür değil; taşıma, sigorta ve liman hizmetleri de dövizle ödeniyor. Küresel ticarette yaşanan her kriz, Türkiye’nin enerji maliyetlerini doğrudan etkiliyor.
YERLİ KAYNAKLAR VE POTANSİYEL
Son yıllarda Türkiye, dışa bağımlılığı azaltmak için bazı önemli adımlar attı. Gabar’da artan petrol üretimi ve Karadeniz’deki doğal gaz keşifleri umut verici. Yerli kömür ise tartışmalı bir alan. Türkiye’nin sahip olduğu linyitin kalorifik değeri düşük olsa da, doğru teknolojiler ve çevre yatırımlarıyla daha verimli kullanılabileceği görüşü var. Fakat bunun için ciddi yatırımlar ve uzun vadeli planlama gerekiyor.
ÇEVRE VE İKLİM GERÇEĞİ
Kömür, ister yerli ister ithal olsun, hâlâ en kirli enerji kaynaklarından biri. Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi ve Paris İklim Anlaşması gibi taahhütleri düşünüldüğünde, kömür santrallerinin uzun vadeli geleceği de tartışmalı hale geliyor.
ÇEŞİTLİLİK VE STRATEJİ
Türkiye’nin enerji güvenliği sadece “daha fazla ithal kömür” ya da “daha fazla yerli kömür” ile sağlanamaz. Yenilenebilir enerji, nükleer ve yerli kaynaklardan oluşan dengeli bir enerji karmasına ihtiyaç var. Kısa vadede fiyat avantajı sağlasa da, ithal kömür uzun vadede büyük bir stratejik risk taşıyor.
Sonuç olarak; kömürün geldiği limanlar değişebilir, fiyatlar dalgalanabilir ama değişmeyen bir gerçek var: Kömür nereden gelirse, risk de oradan gelir.
.