Madencilik, yalnızca kömür, altın veya bakır çıkarmak değil; ekonomimizin, teknolojimizin ve günlük hayatımızın temelini oluşturan olmazsa olmaz bir sektördür. Elektrik-elektronikten otomotive, inşaattan telekomünikasyona kadar pek çok sektörde madenciliğin ürünü olan çeşitli mineral ve metaller kullanılır. Geçtiğimiz aylarda vefat eden duayen madencimiz Doç.Dr.Sadrettin Alpan’ın da vurguladığı gibi, “İnsanı maden yaşatır!”. Yaşamak için yalnızca doğaya değil, doğanın ürünü olan madenlere de muhtacız.
Gerçekten de insanoğlunun daha refah yaşaması ve medeniyetini devam ettirebilmesi için toprağımızın derinliklerindeki bu doğal kaynaklar, ilaçtan gıdaya, teknolojiden inşaata kadar her alanda vazgeçilmez. Bu nedenle madencilik, teknoloji, sağlık, istihdam ve kalkınma açısından son derece büyük önem taşır.
Madenciliğin Toplum İçin Önemi: Türkiye’de madencilik sektörü doğrudan 150 bin, dolaylı olarak yaklaşık 2 milyon kişiye iş imkânı sağlıyor (immib.org.tr). Maden firmaları; iş makineleri, inşaat, kimya, enerji, finans gibi yüzlerce yan sektörü de besler. Çıkarılan hammadde ve mineraller, otomobilden bilgisayara, güneş panelinden rüzgâr türbini kanadına ve tıbbi cihazlara kadar hayatımızın her aşamasında kullanılır. Örneğin lityum ve nadir toprak elementleri yeni enerji teknolojileri için kritik önemde, demir-çelik ise inşaatta temel malzeme. Bu yüzden madencilik ülkelerin sanayileşme ve refah düzeyi için olmazsa olmaz. Ayrıca madencilik ürünleri çoğunlukla ihraç edildiğinden, ihracat gelirlerini ve cari dengeyi de olumlu etkiler.
Türkiye ve Dünyada Madenciliğin Ekonomik Payı: Gelişmiş ülkelerde madenciliğin ekonomiye katkısı oldukça yüksek. Örneğin ABD’de madencilik GSMH’nın %4,5’u civarındayken, Kanada’da %5,1’e, Avustralya’da ise %13’ün üzerine çıkıyor. Almanya’nın, sanayi ağırlıklı ekonomisinde madencilik ve enerji doğrudan GSYH’da düşük payda yer almasına rağmen geçmişte kalkınmasını büyük oranda kömür madenciliğinden sağlamıştır. Şimdilerde üretim maliyetleri arttığı için kömürü doğrudan ithal etme yoluna gidiyor. Ama Rusya’ya uygulanan ambargodan dolayı artık yeni kömür santralleri açma ve yerli kömürünü üretme projeleri geliştiriyor. Güney Afrika, fosil enerji bağımlılığı nedeniyle toplamda %9,5 gibi oldukça yüksek bir paya sahip. Norveç’te madencilik küçük, ancak petrol-doğalgaz ağırlıklı enerji sektörü GSYH’da %17–19 gibi ciddi bir paya sahip. Buna karşılık Türkiye’de madenciliğin GSMH’daki payı 2023’te yalnızca %1,1-1,2 civarında gerçekleşti (TÜİK Sektörel GSYİH Tabloları, 2025). Aşağıdaki tabloda World Bank Data (sektörel GSYİH katkıları) ve dunya.com gibi farklı kaynaklardan derlenen veriler ışığında bazı ülkelerdeki madenciliğin GSMH içerisindeki payını görebilirsiniz:
Bu tablo, Türkiye’de madenciliğin gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha düşük düzeyde seyrettiğini gösteriyor. Oysa doğal rezervler bakımından zengin olmamıza rağmen bu potansiyelin büyük kısmını kısır çekişmelerden dolayı maalesef henüz değerlendiremiyoruz.
Yerinde Üretim ve İthalatın Etkileri: Maden kaynaklarının bulunduğu yerde üretilip işletilmesi stratejik açıdan kritik önemdedir. Doğal kaynaklar taşınamaz; örneğin zeytin ve diğer ağaçlar fideleriyle nakledilebilirken, yeraltındaki maden cevheri mutlaka olduğu yerde işlenmek zorundadır. Bu nedenle ülkelerin kaynaklarını çıkarmaması, dışa bağımlılığı artırır. Türkiye’de enerji ve hammadde ithalatı cari açığı büyüten en önemli kalemlerden biridir. 2024 yılı OVP’sinde bile “İthalat Bağımlılığının Azaltılması” başlığı altında maden ve minerallerin yurt içi kaynaklardan karşılanması hedef olarak belirtilmiştir. Kendi madenlerini üretmeyen bir ülke, ithalat faturası ve stratejik riskler yüzünden güç kaybeder. Örneğin yerli kömürle elektrik üretimi 2024’te 3,5 milyar dolarlık doğal gaz ithalatını engellemiştir. Dolayısıyla ülke olarak güçlü kalmak istiyorsak, madenleri ithal etmek yerine öncelikle kendi rezervlerimizden çıkarmalıyız.
Madencilik ve Kalkınma: Tarih boyunca güçlü ülkeler, kendi madenlerine dayalı kalkınma politikalarını uygulamışlardır. Modern bir ekonomik güç olmak, yeraltı kaynaklarını etkin kullanmaktan geçer. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “Kritik ve Stratejik Madenler Raporu” da bunu vurgulamıştır: “Madenler… modern toplumların sürdürülebilirliği, güvenliği ve refahı açısından hayati bir role sahiptir” ve bu kaynaklardan “doğru ve sürdürülebilir bir şekilde faydalanılması, bir ülkenin ulusal güvenliği ve rekabet gücü açısından hayatidir”. Bu anlayış Atatürk döneminde de vardı. Gazi Mustafa Kemal, “Topraklarımızda gizli olan madenleri milletimizin hizmetine sunmak, bağımsızlık yolunda attığımız en önemli adımlardan biridir.” sözleriyle, yeraltı zenginliklerine sahip çıkmanın stratejik önemini belirtmiştir. Yine Sadrettin Alpan’ın deyimiyle, maden üretimi; “ülkenin refahını artıracak stratejik bir hamle”dir. Dolayısıyla kalkınmak ve geleceği güvence altına almak için madencilikten kaçış yoktur.
Çevre, Kültür ve Madencilik: Madencilik ve çevre korunması birbiriyle çatışmak zorunda değildir. Günümüz teknolojisi ve düzenlemeleri sayesinde madencilik faaliyetleri çevreye duyarlı biçimde yürütülebilir. Örneğin sürdürülebilir madencilik uygulamaları ile, doğayı tahrip etmeden kalkınmanın mümkün olduğunu görüyoruz. Son dönemde İtalya’da bir taş ocağı, yemyeşil vadinin hemen yanında ve köy evlerine sadece 50 metre mesafede 125 yıldır kesintisiz işletilebiliyor; Yatağan Termik Santrali ve Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali sürdürülebilir madencilik anlayışı ile bir çok çevresel ve sosyal sorumluluk projelerine imza atıyorlar, zeytinciliği destekleyerek yöre halkına ilave istihdam sağlıyorlar; Eskihisar sahası yakınında bulunan Stratonikeia antik kentinin kazı çalışmalarına destek olarak kültürel gelişime katkıda bulunuyorlar; Çelikler firması Kütahya Seyitömer’deki linyit sahasında binlerce yıllık geçmişe sahip ve bir çok medeniyetin izini barındıran tarihi höyük kazılarına destek oluyor; Efemçukuru altın madeni yöreyi kalkındırma amaçlı üzümcülük ve arıcılık gibi sosyal sorumluluk faaliyetleriyle öne çıkan çok önemli projeler yapıyorlar. Daha sayamayacağım bir çok başarılı örnek mevcut. Bu tür örnekler, “çevreye duyarlı madencilik ve madenciliğe duyarlı çevrecilik anlayışıyla sürdürülebilir kalkınmanın mümkün olabileceğini” göstermiştir. Yine İMMİB’in vurguladığı gibi, madencilik eğitimli planlama, rehabilitasyon ve modern tekniklerle yapıldığında doğayı koruyarak çalışılabilir. Hatta madenciler, işletme sona erdikten sonra araziyi ağaçlandırıp eski haline döndürür; bu anlamda “madenciler en büyük çevrecilerimiz” diyebiliriz. Bunun en iyi örneklerinden birini kuşkusuz Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) gerçekleştirmiştir. 1960’lı yıllardan itibaren bugüne kadar 10 milyon adetin üzerinde farklı türde ağaç dikerek doğaya çok önemli katkılarda bulunmuştur. Elbistan, Yatağan, Yeniköy, Seyitömer, Orhaneli gibi kömür sahalarının etrafındaki ormanlık alanlar hep TKİ’nin eserleridir. Sonuçta hem temiz enerji üretimi hem de çevre korunumu hedeflerimiz için madenleri akılcı kullanmak gerekir. Bu noktada devlet politikaları, bilime dayalı ÇED süreçleri ve yenileme projeleri devreye girmelidir.
Zeytinlikler, Ağaçlar ve Madenler: Yeni düzenleme önerisi, zeytinlikte madencilik izni verildiğinde yalnızca bilimsel raporla ağaçların taşınabileceğini vurgulayarak ilave olarak eşdeğer fidan dikimine olanak tanıyor. Maden kaynağı taşınamadığı için, zeytin veya ağaçların başka yerlere taşınması makuldür. Maden, bulunduğu yerde çıkarılmak zorundadır. Bu nedenle “zeytinler taşınabilir ama maden taşınamaz” vurgusu önemlidir. Sonuçta her iki değerli kaynağı da (zeytinlik ve maden) hassasiyetle dengeleyip, mühendislik çözümlerle çatışmayı en aza indirecek planlamalar yapmak gerekiyor.
Yeni Maden Kanunu Teklifi: Haziran 2025’te Meclis’e sunulan değişiklik teklifi madencilik ve enerji mevzuatını bir arada ele alıyor. Düzenlemeye göre madencilik ruhsat bedellerinde %30 indirim yapılacak ve ruhsat bedelinden ayrıştırılan rehabilitasyon bedeli zorunlu hale gelecek. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı alınmadan lisans verilmeyeceği netleştiriliyor. Ayrıca elektrik üretim amaçlı madencilik projelerinde, zeytinlik tescilli alanlarda belli şartlarla ağaç taşıma izni getiriliyor.
Artıları: Sektör bu düzenlemelerin yatırımcılar için kolaylık sağlayacağını söylüyor. Ayrıca rehabilitasyon fonuyla işletme sonrası onarım finansmanı teminat altına alınıyor. ÇED şartının vurgulanması da teorik olarak çevre korumasını güçlendirecek bir unsur olarak gösteriliyor.
Eksileri: Öte yandan birçok çevreci ve meslek örgütü teklifi eleştiriyor. TEMA gibi sivil toplum kuruluşları, ÇED süreçlerinin kısaltıldığını, görüş bildirme süresinin 4 aya indirilerek kurumların taleplerinin olumlu sayılacağını; bu şekilde ÇED’i işlemez hale getireceğini savunuyor. Eleştirilere göre düzenleme, madencilik izinlerinin tek elde (MAPEG) toplandığı ve milli park, sit, mera, zeytinlik gibi korunan alanlardaki madencilik tehdidinin arttığı bir yönelim içeriyor. Ayrıca, bazı maddelerin Anayasa ve uluslararası taahhütlerle çelişebileceği iddia ediliyor. Yeni tasarı, taraflarca hâlâ tartışmalı durumda.
Sonuç: Sonuç olarak, madencilik güçlü ve medeni bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Bu sektörü ihmal etmek hem ekonomik bağımsızlığı hem de istihdamı zayıflatır. Bununla birlikte doğa korunması da ihmal edilemez; ülkemizde ve dünyada madenciliği çevreye duyarlı yapmak için teknolojik ve yasal altyapı sürekli güçlendiriliyor.
Yazıma büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle son veriyorum: “Topraklarımızdaki madenleri milletimizin hizmetine sunmak, bağımsızlık yolunda attığımız en önemli adımlardan biridir”.
Kaynaklar:
- IMMIB, 2025; 04.07.2025 tarihinde https://immib.org.tr/tr/cevreye-duyarli-madencilik-ve-madencilige-duyarli-cevrecilik#:~:text=Maden%20sekt%C3%B6r%C3%BC%20t%C3%BCm%20ihra%C3%A7%20%C3%BCr%C3%BCnlerinin,maden%20konusunda%20%C3%B6nemli%20bir%20potansiyele” adresinden alındı.
- TÜİK Sektörel GSYİH Tabloları, 2025; www.tuik.gov.tr
- International Trade Administration, 2025; 04.07.2025 tarihinde https://www.trade.gov/country-commercial-guides/australia-mining#:~:text=Mining%20has%20long%20been%20a,The adresinden alındı.
- Dunya.com web sitesi, 2025; “https://www.dunya.com/sektorler/madencilik/madenciligin-gsyhdeki-payi-gelismis-ulkelerin-10da-biri-haberi-756380#:~:text=y%C3%BCz%C2%ADde%204,T%C3%BCrki%C2%ADye%E2%80%99de%20y%C3%BCzde%201%E2%80%99ler%20d%C3%BCzeyinde” adresinden alındı.
- World Bank Open Data, 2025; 04.07.2025 tarihinde https://data.worldbank.org/ adresinden alındı.
.